Bu Blogda Ara

6 Mart 2010 Cumartesi

Sovyetlerin Yıkılmasında İnsan Faktörü

Lise sıralarında, hayatımı sikten geçirdiğim zamanlarda bir arkadaşım dedi ki bırak oğlum ekonomik emperyalizmi... Sovyetler bir McDonald's bir Mercedes'e gitti amına koyayım. Tam olarak haklı olmasa da çıkış noktası doğruydu ibnenin. Çünkü insan doyumsuzdur, çünkü insan bencildir.

Şimdi ben bunu yazınca vay amına koyayım itiraf etti, Sovyet düzeni insan doğasına karşıdır diye dalyarraklık yapmayın, amınızdan soktuğum orağı götünüzden çıkartırım... Şekli de müsait sayılır zaten. Benim bahsettiğim insanlara kültürel eğitim vermeden önce ruhsal eğitim vermektir. Çünkü insanoğlu zayıftır. İki biraya götünü verir, yüz dolara vatanını satar, sahip olduğu yüz doları da kimseyle paylaşmamak için götüne sokar. Bu kendisinin suçu değil, fabrika ayarıdır. Tümevarıma göre düşünürsek kişileri düzelterek kişilerin beraber oluşturduğu bir kurum olan devleti de düzeltebiliriz. Çünkü devlet insanlardan oluşan yaşayan bir organizmadır.

İnsanın "fabrika ayarlarını" düzeltmek içinse tek yol küçüklükten yapılması gereken kişilik eğitimidir. Bu deneme insanın makinalaşmasını sağlayabileceği gibi egosundan, bencilliğinden ve doyumsuzluğundan arındırıp mükemmel insanı yaratabilir.

Sovyetlerin yapmadığı buydu işte. Sovyet halkı çok yüksek bir kültür düzeyine sahipti ama özveri, eşitlik gibi kavramlar devrimin ateşi söndükçe söndü ve en sonunda insanın temel içgüdüleri ağır basmaya başladı. İçgüdüler ile birlikte Amerikan "özgürlüğü" (şu lafa uyuz oluyorum amına koyayım, Amerika'nın tek özgürlüğü pornodur) yan yana gelince Sovyet'in sıçışına sebep oldu.

İdeal insanı yaratmanın yöntemi, paylaşmayı ve kanaatkar olmayı öğreten oyun ve masallarla başlayıp da kusursuz insanların anlatıldığı, çalışmak ve bir topluluğun parçası olmak öğretilen filmler ve kitaplarla devam ettirmektir. Mükemmel bir dünyayı böyle kazanabiliriz.






Not
Çok mu ütopik oldu ne?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder