Bu Blogda Ara

6 Mart 2010 Cumartesi

Liberalizm ve Savaş Arasındaki İlişki

İlk olarak bu başlıkta söz ettiğim liberalizm bizim ve bizim gibi ülkelerin devletçilikle liberalizm arasına sıkışmış ekonomi sistemi değil, güçlü devletlerin emperyalist ve liberal ekonomik politikasıdır.

Gelelim konumuza... Liberalizmde fabrikalar devletin değil özel sektöründür. Gelişmiş ülkelerin ekonomik sistemlerinde devlet üretimi destekleyeceğine özel sektör devleti destekler. Para = güç kavramına göre özel sektör devlet yönetiminde söz sahibi olur. Böylece işçi çalıştırırken devletin koyduğu çalışma saatleri, çalışma koşulları yasaları üstesinden gelebilen özel sektör makineleşmenin de etksiyle muazzam bir üretim yaratır. Üretimi tüketecek olanlar sermaye ve emektir. Sermayenin ve emeğin kardan eşit pay aldığını varsayalım. Yani sermayenin eline 1000tl geçiyorsa işçilerin de eline 1000tl geçecektir(gözünüzde canlansın diye böyle rakamlar verdim). İşçi çeşitli sebeplerden (sağlık harcamaları, zorunlu ihtiyaçlar sebebiyle vs.vs) tüm kazandığı parayı harcar. Sermaye ise elindeki paranın tamamını harcamak zorunda kalmayacağı için sahip olduğu parayı yeni üretim olanakları yaratmak için harcar. İşçi parasının hepsini harcasa bile piyasadaki tüm üretimleri alamamaktadır. Yani bir üretim artığı ortaya çıkar. Üretim artığının bir kısmı ticaret yoluyla harcandıktan sonra geriye yine de bir fazlalık kalır. Bu üretim fazlalığı piyasada geçirdiği her günle çürümekte, bozulmakta ve sermayeye kar getirmemektedir.

Gelelim işin savaş kısmına. Belirttiğim gibi var olan bir üretim artığı vardı. Bu artığın harcanması için eski üretimlerin halk tarafından harcanması gerekmektedir. Fakat fazla alım gücüne sahip olmayan halk tasarruf yapar. Bu sebeple sermaye yeni olanaklar arar ve çözümü yurtdışına açılmakta bulur. Devletçi ve kapalı ekonomiler(Irak'ta da devletçi ve kapalı ekonomi vardı) özel sektörün ve yabancı sermayenin ülkesine girmesini hoş karşılamaz. Diğer ülkelerinse liberal ekonomiden kaynaklanan bir üretim artığı vardır. İşte bu sebeplerle sermaye ele geçirdiği devleti de arkasına alarak üretimini akıtacak yeni kaynaklar arar. Savaş üretilen malların en çok harcandığı dönemlerden biri olduğu için ve yıllardan beri para kazanma konusunda ustalaşmış özel sektör üretimin kitabını baştan sona okumuş olduğu için savaş tercih edilir. Bu savaş liberal bir ekonomiye sahip olan bir ülkeyle yapılınca üretim artığı harcanır fakat karşı taraf da artıktan kurtulmuş olur. Para babaları kıskançtır ve sahte milliyetçilik göstermektelerdir. Bu sebeple karşı tarafın kazancının olmamasını isterler. Öyleyse en iyi çözüm bir taşla iki kuş vurmayı sağlayacak devletçi ve kapalı ekonomiye sahip olan bir ülkeye saldırmaktır. Hem de o ülkenin ele geçirilmesiyle beraber o ülkeye de mal satmaya başlanacaktır. Afrika'nın, Çin'in, Hindistan'ın sömürgeleştirilmesinin en önemli sebebi üretim artığıdır. Yakın tarihimizde de bu savaşlar devam etmektedir. Artık insan hakları ve Birleşmiş Milletler olduğu için sömürü açıktan yapılamamaktadır. Devletler artık toprakları ele geçiremese de çeşitli bahaneler bulup savaş açtıkları devletin ekonomisini çökertip yerine liberal bir sistem kurabilmektedirler. Savaştan karlı çıkan her zaman özel sektördür.

Yani liberal ve emperyalist devletler savaşlar sayesinde büyük kar etmektedir. Bunun engellenmesi için devletçi bir sisteme geçilmelidir. Bunun çok zor olduğunu biliyorum ama yeni gelen nesiller bilinçlendikçe daha da gerçekleşebilir duruma gelecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder