Bu Blogda Ara

6 Mart 2010 Cumartesi

Kemalist Burjuva Sınıfının İşçi Sınıfından Kopması

Demokrat Parti döneminden beri yeni oluşmaya başlayan orta sınıf, genel olarak sağ eğilimlere sahipti. 70-80 döneminde Amerikan ve Türkiye'nin içindeki Amerikancılarla beraber sağ eğilim ve iktidarı sahiplenme isteği üst sınıfa ve üst sınıfın içindeki Nakşibendi tarikatına geçti. Burjuva sınıfı Kemalizme(Atatürkçü sosyal demokrasi) kayarken, alt sınıf ve zengin sınıfı faşist ve dinci siyasete yöneldi. Alt sınıftan komünist-devrimci çıkışlar yaşansa da iyice Amerikan yardımı almaya başlamış üst sınıf hükümeti ve kaybedecek hiç bir şeyi olmadığının farkında olmayan, sosyalizmi ve Sovyetleri "öcü" olarak görmeye başlamış alt sınıf tarafından şiddet hareketleri sayesinde durduruldu. Kemalist burjuva sınıfı ise yardımlarını sadece siyasal ve minimum düzeyde tuttuğu için sosyalizme eğilimli ya da Kemalist işçi sınıfından koptu. Burjuva sınıfı sayısal olarak güçlü olduğu büyük şehirlerde bile ne mali ne de siyasal olarak alt sınıfa destek veremedi. Tek güçleri olan oy vermek bile 80 darbesi sırasında özgürce yapamadıkları bir şey haline geldi.

İşçi sınıfı ise Nakşibendi tarikatı ve Amerikan propagandasıyla kimliğini kaybetti. Destek göremeyen alt sınıf, her insanda var olan bencillik ve güçlü olanı destekleme dürtüsüyle(ve tabii yoğun din baskısıyla) giderek sağ eğilimli olurken solun tek kalesi Kemalist burjuvalar kaldı. Böylece sol sadece görünüşte olan bir mali ve siyasal güce sahip kalırken işçi sınıfının özgürlükçü ruhunu ve savaş gücünü kaybetti. Giderek daha sağcı politikacılar iş başına gelmeye başladı ve yarı sömürge durumuna düştük. Köy enstitülerinin de Demokrat Parti döneminde kapatılması ve o neslin doğal sebeplerden dolayı kaybolması da bunda bir etkendi. Şu anki durumumuz her türlü manipülasyona açık bir işçi sınıfı, güçsüz bir Kemalist orta sınıf ve Amerikan destekli sağlam temeller üzerinde oturan üst sınıftır.

Bu durumdan kurtulmak için ilk hedef işçi sınıfına mali ve sosyal açıdan burjuva desteği gerekir. Eğitimsiz insanın tek varlığı dini olduğu için dini sömüren siyasal partiler tarafından açık hedef haline gelirler. Küçük fabrika sahipleri ise ideolojiyi ve ideolojinin somut etkilerini(çalışma saatleri, sigorta hakkı, ekstra mesai ödemeleri, resmi bayramlarda çoğu işveren tarafından yok sayılan izin) ilk önce kendi işletmelerinde göstererek daha ilerici bir toplum yaratılmasına yardım edilmelidir. Böylece ülkemiz yarı sömürge, dinin sömürüldüğü bir ülke olmaktan çıkacak gelişen devletler arasına girecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder